5 Kasım 2012 Pazartesi

Deli Kızın Düğün Curcurnası Part#3

Merhabalaaarrr

Bugün, aslında belki en ilk başta yazmış olmam icab eden bir hususu mıncıklıcam efendiler. Şöyle ki, düğün yerini belirlediğimiz 2011 senesinin Kasım ayına (bir sene olmuş!!) gidicez hep birlikte... Okuyalım mı?

Dikkat!!
Post'un bundan sonrası, bolca yazı içerir....

Düğün Yeri Seçimi Mevzuu:

Düğün yeri aramaları için, "Ankara'da Kır Düğünü" temasıyla yola çıkmıştım ve hem arkadaşlarımın tavsiyeleriyle hem de sağolsun Gııgıl'ın yardımlarıyla hemen 3-5 yer gözüme kestirdim. Aklımda bir yer vardı ki, zaten A planımdı. Ama maddi manevi imkansızlıklar söz konusu olur ise diyerek, B planımı belirlemeye çabalıyordum. Bu araştırmalarım beni Ankara'daki şu mekanlara yönlendirdi.


Öncelikle B Planlarımdan başlayayım;

Club Mirador: Yakınlarda çok yakın ve eski bir arkadaşımın düğününe katıldığım, bence çoook keyifli bir mekan. Kesinlikle konsept işlerin peşinde olan gelin-damat adayları için makul. Fotoğraf çekimi için dışarda bir yerler ayarlamaya, günü orada burada bölmeye gerek kalmadan, mekanın her bir köşesi rahatlıkla kullanılabilir. Tüm ayrıntılarını çok zevkli, yemeklerini ve servisini de başarılı buldum. Nikahın kıyıldığı, bambu detaylı gazeboya aşık olmuş olabilirim hatta!
Bizim, düğün mekanları içinde gezerken ilk durağımız burası olmuştu. 
Riske atamadığımız için vazgeçtiğimiz yönlerinden biri, bir miktar sapa bulduğumuz konumu oldu bizim açımızdan. Konukların alkollü olarak geri dönerken sıkıntı yaşamalarından biraz çekindik. Bir diğeri ise, malesef Ankara'nın havası gereği gündemimizden düşmeyen "ya yağmur yağarsa" korkusu oldu. Yağmur halinde sığınmalık alanı çok tatmin etmedi bizi. Fakat bununla ilgili olarak bir çözüm arayışları olduğunu duyuyorum... Mekanın internet sitesi için; TIKTIK
(Tüm bunları, bir sene önce edindiğim bilgiler ışığında yazıyorum. Koşullar durumlar değişmiş olabilir.)

Erguvan Kasrı: Burası çok kötü fena aklımın kaldığı mekanlardan biri oldu. İki arkadaşımız burada evlenmişti, ancak biz birinde balayında birinde ise en alevli düğün curcurnasının içinde olduğumuz için düğünlere katılamamıştık. O nedenle, düğün görme şansımız olmadı. Mekanın bende bıraktığı ilk intiba, "burada çılgın konsept düğün" yapılır olmuştu. Her şeyden önce düğün mekanının sahibesi çok zevkli, çok güzel fikirler ve ince detaylar sunan bir hanımdı. Bu beni mekana ilk anda aşık etti, çünkü farklı ve akılda kalıcı bir şeyler yapmak istiyordum. Bu kadar zevkli bişeyler sunulduğunda, süslemeler için ayrıca bir organizasyon firması ile anlaşmanıza gerek kalmıyor. 
Mekanın avantajlarının başında, normalde adedinin 10 TL gibi bir fiyata kiralanan Tiffany sandalyelere sahip oluşuydu. Çünkü çim alanda yapılan düğünlerde, beyaz Tiffany sandalyelerden daha şık duran bişi bence yok. Onun dışında, nikah çok şık süsleme olanaklarına sahip bir gazebo içinde kıyılıyor ki bunu da organizasyon firmalarından talep etmeniz halinde oldukça sevimsiz bir fatura çıkartıyorlar. Bu tür detaylara takılan ben gibi gelin adayları için, Erguvan Kasrı tüm bunları düşünmüş ve çoktan dahil etmiş. Bunun haricinde birlikte çalıştığı (değişmemiş ise) fotoğrafçısı, benim araştırmalarım sırasında fotoğraflarını en çok beğendiğim isimlerden biri olan Eren Şahin (Masal Medya). Orkestra anlamında Talu Müzik ile anlaşmalılardı. Bizim de orkestra seçimimiz kendi düğünümüzde Talu Müzik olmuştu ki, bence işlerinde çok başarılı bir firma...
Tüüüüm bu güzelliklerin yanında gene bizi caydıran bir iki (ailelerin daha çok takılacağı türden) pürüz oldu malesef. Bunlardan ilki, "sezonluk mutfak" durumu idi. Malum, hiç şaşmaz ve her düğünde birileri tavuğu mutlaka çok kuru - eti mutlaka fazla sinirli bulur. Bu nedenle, düğünün en önemli kalemlerinden biri yemektir. Malesef, Erguvan Kasrı sezonluk iş yapan ve sezonunda gitmediğiniz zaman yemeklerini tatma olasılığınızın olmadığı bir mekan. Bu nedenle, sezonluk aşçılarla çalışıyorlar ve stabil bir yemek servisi mevcut değil. Ben onu da en iyi şekilde yapıyor olduklarından eminim, fakat bu daha deneyimli büyüklerimizin "olmazsa olmaz" bir kriteri idi ve bu durum onları mutlu etmedi. Bir diğer problem, mekanın düğün yapılan bahçesinin L düzeninde olması ve konukların bir bütün halinde oturtulamaması oldu. Kişi sayısına bağlı olarak bahçenin belli bir alanı kullanılabilir ve bu sorun ortadan kalkar ancak, bizim öngördüğümüz kişi sayısı için bu durum bertaraf edilemiyor idi. Bir de, bizim araştırmaları yaptığımız zaman, "yağmur yağarsa" sorusuna cevaben bir çözümleri yok idi. Bu beni en çok korkutan yön olmuştu. Ancak bizim evlendiğimiz 2012 sezonu itibariyle, bahçeye üzerini tentelerle örtülebilen bir düzen getirmişlerdi ve bu durum ortadan kalkmıştı. Mekanın internet sitesi için; TIKTIK
(Tüm bunları, bir sene önce edindiğim bilgiler ışığında yazıyorum. Koşullar durumlar değişmiş olabilir.)


Has Bahçe: Burası, kapısından girdiğiniz zaman "cennette miyiz?" hissi uyandıran bir mekan. Göz alabildiğine yeşil bir bahçe, içeride dolaşan ceylanlar... Gerçekten içeri girdiğim an büyülendiğimi hatırlıyorum. Hatta tam olarak aradığım yeri bulduğum hissine kapılmıştım. Fakaaat, malesef herşey mekanın büyüsüyle bitmiyor. 
Öncelikle, alkollü menüleri bulunmayan bir mekan. Bu bizim için önemli bir detaydı. Çünkü düğünü alkollü düşündüğümüzü söylediğimizdeki tavır, malesef uzak durmak istediğim zihniyetlere ait bir tavırdı... Herkesin yaşantısı kendine neticesinde.
Herşeyi kendinizin ayarlamanızı gerektirecek mekanlardan uzak durmam gerektiğini öğrenmiş biri olarak, o rüya mekanda rüya bir iş yapabilmek için her detayla tek tek kendim ilgilenmem gerekecekti. Zira, bize gösterilen 2-3 masa süslemesi ve giydirmeleri benim kafamdan geçenlerden çook uzaktı. Anlaşmalı bir organizasyon firmaları ise, biz konuştuğumuz sırada yoktu. O an içimden "bu mekanı ahhh bana verseler bir bana verseler" diye geçirdiğimi hatırlıyorum. O kadar müthiş bir alanın düğün için sunulan masa sandalye takımları plastik olmamalı bence örneğin... Ya da, koltuk giydirme seçenekleri dore veya lame yaldızlı olmamalı. Bu nedenle, bilgi almaya başladığımız andan sonra, ya herşeyi düzgün bir organizasyon firması bulup uçuk fiyatlara kendimiz yaptıracaktık ya da vazgeçecektik. Biz vazgeçtik. 
Daha sonrasında bazı arkadaşlarımın bu mekanı muhteşem değerlendirerek nişan gibi davetlerini gerçekleştirdiğine tanık oldum. Güzel ellerde, süper sonuçlar elde edilmek üzere mekan kiralanabilir yani. Ancak bir düğün organize etmek için, o zamanki koşulları ile bence çok yanlış bir mekandı. Yine sonradan, emin olmamakla birlikte, Crown Wedding ile anlaştıklarını duydum.
(Tüm bunları, bir sene önce edindiğim bilgiler ışığında yazıyorum. Koşullar durumlar değişmiş olabilir.)


Gelelim, düğünümüzün yapıldığı benim için her zaman A planı olan mekana. Bir kaç mekan daha gezdikten ve kafamızdan geçen düğünün ortalama maliyetinin 3 aşağı 5 yukarı benzer olacağını anladıktan sonra, daha fazla mekan kurcalaması yapmaya gerek olmadığına karar verdik.  Bize her zaman yemekleri, görsel güzelliği ve servisi ile hep ilk sıramızda yer alan Ankara Vali Galip Demirel Vilayetler Evi'nde düğünümüzü yapacağımız kesinleşmişti. TIKTIK
Mekanın (Kasım 2011 itibariyle 2012 senesi yaz sezonu için) en uygun en yakın günü olan 08.09.2012 tarihine düğün günümüzü aldık!!! :)))
Burada, vurgulamak isterim ki, eğer Cumartesi günü düğün yapmak istiyor iseniz ve bu yaz sezonunda olsun diyorsanız, gerçekten erken hareket etmeniz gerekiyor. Bizim hep aklımızdan geçen Temmuz ayı için yer yoktu. Ramazan ve Bayram derken, düğünümüz Eylül ayına kalmıştı...

Bizim mekan seçme serüvenimizde, akılda kalan detayları bu post'ta paylaştım. Ancak bunun haricinde, kapısını aşındırmamış da olsak, güzel olabileceğini düşündüğüm bir kaç yer daha var. Oraları da gidin görün bence. Mesela Cadde Hare, mesela Atılım Garden, mesela Avenue Ankara...

Bir sonraki postumun konusu, "Düğünümüzün detaylarını planlarken neler neler yaşamadık ki" olacak :))) 
Bu kapsamda ben, 
Organizasyon firmalarından ve deli kızın deli kaçkın fikirlerinden, 
Orkestra seçiminden, 
Gelin Saçından Başından Makyajından 
bahsederim, siz de işalla okursunuz...

Şimdilik benden yine bu kadar efendiler!

Pek çok öperekten....

1 yorum: